Tuesday, August 01, 2006

Kapitalizmin Kültürel Sömürü Maşaları II

Bir önceki yazımızda Kapitalizmin müzik türlerini kullanarak nasıl gençlerimiz kendi istediği şekilde yönlendirdiğinden bahsetmiştik. Bu yazımızda bahsedeceğimiz olgu da yine toplu iletişim araçlarıyla ilgili olan Sinema ve televizyonun kapitalism tarafından nasıl sömürü aleti olarak kullanıldığı. Hollywood sinema sektörünün üzerinde durarak sömürüye değineceğiz.


Akademi Ödüllü ( Oskar) Çarpışma (Crash) neden gösterime girmedi sizce?

İsterseniz önce izlememiş olanlar için kısaca filmin içeriğinden bahsedeyim. Film ABD de yaşayan etnik farklılıkların karşılık çatışmasını , eyalet sisteminin bir parçası olan Polis'in ırkçılığını anlatmakta. Beyazın siyaha; siyahın Asyalı müslümanlara asyalıların Güney Amerikalılara ırkçılığını anlayacağınız bütün bu etnik grupların birbirine karşı kinini, uyumsuzluğunu anlatmakta.

Baştan aşağıya Amerikan çok uluslu sisteminin eleştirisi yapısında.

Peki Neden 2003 yılı yapımı Bruce willis ve Monica Belluci'nin oynadığı Güneşin Gözyaşları ( Tears of the Sun) filmi geçtiğimiz yıllarda tüm dünya da gösterime girdi ?

İzlememiş olanlar içinde bu filmin içeriğinden kısaca bahsedeyim. Monica Belluci idealist bir doktor olarak Nijerya'ya gider ve orada Vahşi terorist Nijeryalılar tarafından kaçırılır. Bizim kahraman Amerikan Askeri Bruce da gözünü kırpmadan ekibiyle beraber Monica'yı ve de emirlere karşı gelerek görevi dışında başka insanları da kurtarır. Ne kahraman Asker değil mi ?

İki filmin farklılığını gördük ,sorulara aradığımız cevaplar bu farklılıklarda açık ve seçik olarak ortada.

Peki ya Kapitalist emperyalism filmlerini sadece yaptığı gayrimeşru insanlık dışı olayları örtmek ve aslında dünyayı daha iyi bir yere getirmeye çalıştığını anlatmak için mi kullanıyor.?

Bir Önceki yazımızda gençliğin müzik ile tüketiciliğe itilmesinden ve milli ve ahlaki olarak erezyona uğratılmasından bahsetmiştik. Bu amaç için sinema ve televizyon sektörü de en az müzik sektörü kadar etkin bir şekilde kullanılmakta.

90ların ortalarından beri küresel çapta gösterime giren gençlik komedisi türü sinema filmleri kapitalismin kullandığı en etkili silahlardan. Son yıllarda gençlerimiz tarafından yoğun bir şekilde izlenmiş olan Amerikan Pastası (American Pie) serisini taban alarak eleştirilerimizi yapalım o zaman. Bu sinema filminde bir önceki yazımızda karşımıza çıkan seks , alkol ve uyuşturucu üçgeniyle karşılaşıyoruz. Amaçları açık ve seçik bu üçgeni kullanarak köklerine bağlı , milli , dini refleksleri olan bizim gibi toplumların gençlerini etkilemek. Bu reflekslerden mahrum olacak gençlerin kapitalizmin sömürüsüne ne kadar açık olduğundan bahsedersek.Çevremizde tüketici ,uyuşmuş ve hayatı iki bacağının arasına sokan gençliğin haline bakmak yeterli olacaktır. Bu filmde ayrıca aile içi ahlak duvarlarının kalkması da önemli bir yıpratma planıdır. Alkole, sınırsız sekse izin veren izin vermeyi bırakın destekleyen bir aile modellenmiştir.

Ve gelelim kapitalizmin bir başka ve temel amacı olan hak tanımaz para kazanma dürtüsüne. Toplumları tüketici yapmak amacıyla müzik sektöründe uygulanan bütün özendirme çeşitleri bu sektörde de geçerlidir. Buna ek olarak çektikleri filmlerin çeşitli ürünlerini piyasaya sunarakta bu tüketim çılgınlığını tabiri yerindeyse gaza getirmektedirler. Mesela yeni gösterime giren animasyon filmi Buz devri 2 ( İce Age) . Bu film çıkar çıkmaz kapitalizmin bayraktarlığını yapan fast foodlarda çocuklar için oyuncaklı menüler çıkartılmıştır.

Başka örnekler vermek gerekirse Yüzüklerin efendisi , Matriks, Karayip korsanları, Constantine, Yaratık Predatöre karşı ve daha bir çok filmin çocuklar için oyuncakları, gençler ve çocuklar için bilgisayar oyunları, gençler için sound track adı verilen müzik kasetleri piyasaya sürülmüştür.

Hangi ana baba çocuklarının, ergen oğullarının kızlarının isteklerini geri çevirebilir ki ?

Hangi ana baba yavrularını mutlu etmek için elinden gelenin fazlasını yapmaz ki?

Kapitalizmin Kültürel Sömürü Maşaları 1


Pop Müzik ve Aşıladığı Yaşam Tarzı
Gençlerimiz son günlerde yaşam tarzından tutun da giyiniş tarzına kadar değişiklik gösteren bir evrim geçirmektedirler. Şimdi "Değişimin neresi kötü?" diyebilirsiniz. Evet değişim faydalı bir şeydir, değişimle zamanın gerisinde kalmaz daima ona ayak uydurursunuz. Yalnız değişimin de bir adabı vardır. Bu adapta en önemli olan etken kültüründen kopmamak ve değişimi onun üzerine şekillendirmektir. Yani değişimi kendi kültürümüz yönlendirmelidir. Fakat şu anki gençlerimizin geçirdiği evrimi yönlendiren ve kendi çıkarlarına göre kullanan kuvvetler, küreselleşmeyle beraber dünyaya hâkim olan vahşi kapitalist şirketlerdir. Bu şirketler gençlerimizin beğenilerini ve toplumsal millî bilinçlerini, gerek ticari gerekse bağlı bulundukları ülkelerin siyasi çıkarları üzerine yönlendirmektedir.

90ların başında açılan özel televizyonlarla ülkemize girişi hızlanan yabancı müzik kültürleri de kapitalist şirketlerin gençlerimiz üzerine yapılanların yönlendirmelerin en önemli ayağını oluşturmaktadır. Amerika'nın başı çektiği ülkeler tarafından dünya ve Türk piyasasına sunulan müzik türlerini incelediğimizde hep aynı olgularla karşılaşmaktayız. Özellikle rap, hip hop , r&b ve klup tarzı müziklerde gençlerimize sunulan hep aynı şeydir. Zenginlik , tüketicilik, seks ve bunların bileşimi olan günü gün etmek mantığı.Yeni nesilleri bu mantığı aşılamak için yaptıkları genç beyinlerin içinde bir idol yaratmaktır. Bu idol de aşılamak istedikleri amaçların her türlüsünü yaşıyormuş gibi gösteren pop yıldızıdır. Bu yıldız şarkı sözlerinde nasıl zengin yaşadığını anlatmakta, ne de güzel kadınlara sahip olduğunu anlatmakta ve de en önemlisi nasıl da manevi değerleri takmadan yaşadığını yansıtmaktadır.Bu şarkılar da müzik kanallarında devamlı gösterilen görsel açıdan zengin, şarkıdaki hayatı çok iyi yansıtan profesyonelce hazırlanmış kliplerle desteklenmektedir. Bu görsel sömürü sadece kliplerle de kalmayıp bu müzik kanallarının ve de magazin içerikli diğer kanalların izlencelerinde yıldızların kişisel hayatlarını barlara,kluplere,eğlencelere gitmeleri, kimlerle yatıp kalktıkları devamlı işlenerek gençlerimizin bilinçaltına yerleştirilmektedir. Bu dayatmalara maruz kalan , ergenlik çağlarının verdiği bir heyecan ve bilinçsizlikle gençlerimiz " Vay be adama bak nasıl da yaşıyor diyerek" o hayata özenmektedir.

Özenilen hayatın temel nesnelerinden biri belirttiğimiz üzere bencilce bir tüketim anlayışıdır. Bu tüketim anlayışını yönlendiren kapitalist şirketler gençlerin özendiği yıldızlara pazarlamak istedikleri ürünün uzmanca ve sinsici reklamlarını yaptırmaktadırlar. Mesela rap dineleyne bir gencin hangi marka ayakkabı giyeceğinden tutun kafasındaki şapkanın markasına hangi fast food restoranında yiyeceğine kadar belirlenmiştir ve o gençte bunları maddi sınırlarını zorlayarak hatta geçerek temin etmektedirler. Bu kluber diye tabir edilen gençlerde de belirlenmiştir diğer pop müzik türlerini dinleyenler için de. Böylece bu ürünlerin sahibi sömürücü şirketler mallarını gücü olmayanlara, zar zor yetenlere bile pazarlama şansına erişir.

Bu gençlerimize dayatılan hayatın bir diğer temellerinden biri de ahlaki, manevi çöküntüdür. Özenilen hayatta seks, içki ,hatta uyuşturucu meşru gibi gösterilmektedir. Bu meşruiyette medeniyetimizin temel direklerinden biri olan aile yapısını ve dinsel değerlerimizi yıkmaya yönelik hamlelerdir.

Bütün bu hamlelerin bileşiminden doğan genç tipinde çevresindeki toplumsal,milli ve emperyalist düzenin getirdiği olumsuzluklara karşı bir duyarsızlık hakimdir. Yanıbaşında Irak bombalanırken ses çıkarmaz hatta umursamaz çoğu zaman da bilgisi olmaz, Irakta Türkmenler, Çeçenistanda Çeçenler, Doğu Türkistanda soydaşlarımız katledilirken hep bilgisiz ve kayıtsız kalır. Bırakın oraları her gün Pkk belası yüzünde şehitlerimizi uğurlarken cennete bir kere bile içinden geçirmez Türkiye'nin hali ne olacak diye. AB yolunda sayısız, bütünlüğümüzü bozucu tavizler verilirken bunların Türkiye'yi nereye götüreceğini düşünmez ve verilen tavizleri daha zengin daha rahat bir dünyaya adım olduğunu sanar. Bu da tam olarak Amerika,AB gibi kapitalist emperyalist sömürücülerin istediği genç tipidir Bu sayede ülkemiz üzerine gelecekteki ve bugünkü planlarını hiç bir toplumsal milli tepki görmeden uygulamaya başlar tepkiyi bırakın gençleri daha iyi ve daha rahat bir dünyaya ulaştıracağına inandırarak kendileri lehine kamuoyu oluşturur.

Kapitalizm'in kültürel sömürüsünün başka yöntemlerini bir sonraki yazımızda da inceleyeceğiz.

Tardu

15-4-2006