
Bir türlü elim gitmedi aslında bu yazıyı yazmaya halbuki o kara günün yıldönümü gelmeden önce yazıp bitirmeyi tasarlıyordum.Bir kaç kere başlamaya karar verdim ancak yapamadım.Çünkü onu anlatmaya onu anmaya ne kalemim yeterdi ne de bilgi dağarcığım.Bir kere de başladım yazmaya ancak karalayıp doğrudan çöpe attım.Çünkü ona layık olacak sözcük dizelerini bir türlü oturtamıyordum.Ağelimizdeki diğer andalarımdan bekledim yazmalarını ki üzerimden bu ağır yük kalksın benden daha bu konu da yazmaya layık birileri yazsın diye ancak onlar da benimle aynı sebepten ötürü yazamadılar anlaşılan.
Ama kaçacak yer yoktu kalemimden akan son kan damlası da olsa kalemimin yettiği gücün en son noktası da olsa yazmalıydım çünkü o bizler için yazmış bizler için tabutluklar görmüş bizler için hayatının son yıllarında bile hapislere konulmuştu.
Ve O kara günün yıldönümünün üzerinden haftalar geçmesine rağmen yazıyorum.
Şuan çocukluğum aklıma geliyor; babamın Bozkurtların ölümü romanını ilk elime verip "Oğul o kutlu adın nerden geliyor tam olarak öğren bakalım" dediği zaman.İşte her şey o an başladı benim için.İç güdüsel bir sevdanın bilinçli bir sevdaya dönüşmesi.İç güdüsel bir kimliğin somutlaşarak disiplinli bir şekilde vucud bulması.
Yazıyı yazarken yine tıkandım hakkında sakin ve durağan bir yazı yazamayacağım anlaşılan.
Acaba onun izinden giden bizler onu tam anlayabildik mi? Peki onu kötüleyen yerden yere vuranlar onun hangi sözlerine dayanarak onu yerden yere vurdular?Bizim gibiler onu anlamak için elinden geleni yapacaktır eminim bütün yazılarını baştan aşağıya onlarca kez okuyup yazıların birbirleriyle ilişki kurup.Kolay olmayacak ama Tam olarak anlaşılamadığını kendi tabiriyle "Ruh adam","Yalnız Adam" olarak bizlere anlatan Atsız tam manasıyla eninde sonunda anlaşılacaktır.Peki ya onu yerden yere vuranlar? Onun hakkında hiç bir bilgiye sahip olmayıp oturdukları yerden sallayanlar. Ruhlarını pazarlığa çıkarmış kişiler olarak nitelendiriyorum ben onları. En basit ve en yaygın hikayelerini bilirsiniz.
"İslam düşmanı Atsız"
"Türklüğü Şamanizme geri döndürmeye çalışan Atsız"
Ruhlarını Pazarlığa çıkarmış kişilere sormak lazım Atsız'ın Ötüken dergisindeki KONUŞMALAR adındaki makale serisini okudunuz mu? O makale serisi boyunca anlatılan ahlak ve manevi değerlerin hangisi sizde vardır? Ha tabi sizler göstermelik ahlakçısınız değil mi? Göstermelik olarak namazınızı kılar cemaatinize veya da takıldığınız diğer topluluklara "bak ne de imanlı adam" dedirtmek için elinizden geleni yaparsınız.Doğrudan Dine verilen değeri görmek istiyorsanız eğer özellikle konuşmalar 1 makalesi tam size göre olacaktır haberiniz ola.Onunla da mı yetinmeyeceksiniz Türkçülüğün meseleleri isimli makale size daha da doğrudan Atsız'ın Türk'ün Milli dinine bakış açısını gösterecektir size. Tabi aslında sizin derdiniz Atsız'ın dinsizliği veya da dine olan verdiği değer değil değil mi? Sizin derdiniz Türkçülüğün ta kendisi,sizin derdiniz Türklüğün ta kendisi.Din size kalkan sadece. Göstermelik bir kalkan. Halbuki bunu yaparak Kafirliği önde gidenini siz yapıyorsunuz.Biliyorum ki bunun da farkındasınız.
İstemezdim aslında Atsız'dan bahsederken bu namussuz eşkıya sürüsünden de bahsetmeyi.Onu anlatırken Türk okullarında eserlerinin nasıl tahlil edilerek yeni nesillere aktarıldığından bahsetmek isterdim.
Onu anlatırken kendi deyimiyle "Disiplinli Millet"e onun sayesinde nasıl ulaştığımızdan
Onun sayesinde Başbuğ Mustafa Kemal'in emaneti Türkçü Türkiyeyi nasıl diriltiğimizden
Onun sayesinde Büyük Türkeli'ne emin adımlarla nasıl yürüdüğümüzden Bahsetmek isterdim.
Düşününce çok şey istediğimi anlıyorum. Onlarca yıl Moskof'un ondan sonra da ABDci ABci devşirmelerin başta olduğu bir memlekette bunu istemek elbette çok şey istemek anlamına gelir. Varsın olmasın istediklerimiz bugün yerine gelmesin.Onun eserleri var oldukça onun eserlerini her gün bir çocuk okudukça sayımız bin değil bir bile olsa gün gelecek onun kitapları makaleleri şiirleri okullarda okutulacak onunla yetişen nesillerin kızıl elma'mız Turan'ımıza yürüyeceği ve Turan'ı başaracağı kesindir.
Bunu durduracak ne bir ABci Ne bir Kürtçü ne de bir siyasal İslamcı bulunmaktadır.
Kaldı ki sayımız bir değil binlercedir.
Bizleri durdurmaya çalışan ve şuan güçlüymüş gibi görünen bu kesimlerin aslında kısacık ömürleri kalmıştır.Evet onlarca yıl bu it soyları tepemizde bulundu ama artık Türk Milletinin uyanık evlatlarının sabrı taşmıştır.Türk milleti artık üzerinde oynanan oyunları anlamış anlamayanlara anlatmaya yönelmiş ve de 80 ithilali sonrası üzerindeki ürkekliği,ölü toprağını atmaya başlamıştır.Nurcusu,Siyasal İslamcısı,siyasetçisi,de bunun farkındadır ki Türk Milletinin uyanmakta olan evlatlarına milli ruh olarak tanıttıkları zehirleri sunmaya başlamışlar veya da onları milli ruhtan uzaklaştırmak için dini de içine alan onlarca farklı yol sunmuşlardır.
Ancak Türk Milletinin uyanık evlatlarının top bataryasının namlusu artık onlara çevrilidir.İçinde bulunan top mermisinin barutu da Atsız'ın başlattığı 3 Mayıs 1944'teki ruhtur.Tepelerinde patlayacak top mermilerinin hangi koordinatlardan atıldığı da açık ve seçiktir ancak bu da bizim için olumsuz bir durum değildir. Çünkü Top bataryalarının konuşlandığı yer Yüce Türk Irkının Mete'den Kür Şad'dan Alparslandan aldığı yüreğinin ve bilincin ta kendisidir.Bu yüreği ve bilinci de Türk Milletinin uyanık evlatları uyanmakta olan evlatlarına Atsız'ın kaleminden aktaracak ve böylece Nurcular başta olmak üzere Siyasetçilerin ve siyasal islamcıların tepesinde Bütünleşmiş Türk Irkının disiplinli evlatlarının son top mermisi patlayacaktır.
Tardu 24.12.2006