Sunday, May 04, 2008

Türkçülük gününde Atsız'a saldıran sözde Türkçü


Öncelikle Bahsi olunan sözde Türkçü sözde Türk için

http://www.turkcutoplumcu.com/index.php?ind=news&op=news_show_single&ide=313


Adamın teki bir şeyler karalamış kendi çapında hem de Türkçü isimli bir ağelinde Türkçülük gününde. Özellikle bugünü beklemiş ve Türkçülük Bayramında yayınladığı yazıda Türkçüler içine nifak atabilecek bir söylem içine girmiş.

“10'lu yaşlarımın sonu 20'li yaşlarımın başlarında şiddetli bir aşk haliyle Hüseyin Nihal Atsız hayranıydım. Türkçülüğü ilk önce onun kitaplarından öğrendim”

Diye başlayan Atsız’a veda ediyorum başlığı altında.

Birinin Atsız’a veda etmesi çok da umurumuzda değildir. Çünkü herkes Türk soyu için fedakarca ölüme Adsız sansız bir yokoluşa razı olamaz.Her insanın yapısında bu yoktur.

Ama işin ilginç yanı bu yazıyı yazan beyefendi denemeyecek şahsiyetin Alevilerin üzerine giderek Alevileri Türkçülükten soğutmak istemesiydi.Türkçülük derken esaslı bir Türkçülükten bahsediyoruz tabii Türk Irkının Kayıtsız şartsız üstün olduğunu güden bir Türkçülükten.

Atsız’a veda eden paşamız Muhteşem edebi ve tarihi bilgisiyle “Bozkurtların ölümü ve dirilişi” romanlarını beğenmemiş.

Dediğine göre “Bu romanlarda savaşmak, dövüşmek, baskınlar yapmaktan başka bir icraatleri olmayan bir topluluk anlatılıyordu”

Rahatsız etmiş Bu kişiyi Türk’ün savaşkan olması,Baskın yapması.Ama Bu icraatten başka bir icraati anlatmıyor muydu Bozkurtlar romanları?İşte işin saptırma kısmına geliyoruz.O kadar masumane başlayan bir yazının saçmalamaya ve bir Türkçünün elinden çıkmadığını anlamaya başladığımız noktaya.

Bozkurtlar romanı Türk Milletine fedakarlığı aşılayan bir romandır.Sadece savaşta fedakarlığı da değil,Toplum içi kaynakların paylaşımında fedakarlığı,Orta asya Türklüğündeki Toplumcu durumu açıklayan bir fedakarlığı.Bencillikten uzak aile içi ilişkiler ve birçoğu.

Aynı zamanda yine fedakar bir aşkı da anlatır Almıla ve Pars...

Türk Kızının Almıla üzerinden şimdiki narin tırnağı kırılınca ağlayan saçı bozulunca deliren kokonalar yerine kendi kararını kendisi veren,kendi ayakları üzerinde durabilen bir karaterde olması gerektiğini de anlatır.Yani kadının özgürlüğünü savunur!!!!

Romanda bir felsefeci çıkar karşımıza kuruntu kuruntu diyerek Türkün aklını karıştırıp onu zayıf bırakan. Bu da şimdinin garip ideolojilerine ve Türk’ü Türkten uzaklaştıran duruma bir göndermedir.

Keza Türklük Çin egemenliği altına girince Büyük şehirde yoz ve yobazlaşması, anlatılır.İstanbul’un şuan ki durumu malumunuz!

Daha fazlasını da yazarım ,Bozkurtlar ikilemesinden koskoca bir akademik tez çıkar ortaya ama tabii anlamak isteyene.Anlaşılan Bu beyefendi bunları anlamak istememiş.Ee anlamak istemeyince bu zatı muhterem Kür Şad’ın kahramanlığının nedenlerini ve derinliğini de anlamamış,anlamak istememiş ve insanların aklını bulandırmak için aslında Kür Şad da gerçek adı değil diye kendi kendini tatmin etmiş.
Evet Kür Şad gerçek adı olmayabilir ama Kür Şad ismini çocuklarına veren insanlardan rahatsız mı oluyorsunuz ki böyle bir şeyi konuyla alakası olmamasına rağmen burada belirtiyorsunuz?Çok mu paranoyak oldum? Hayır olmadım.Dedik ya bu kişi Türkçü değildir tamamen Türkçülüğü saptırma amaçlı çıkarcı adamın tekidir diye!

Gelelim bu adamın diğer konularına.

Hadi Türkiyede Kaç kişi Kür Şadla ilgilenir ki bu şekilde Atsız’ı kötüleyemeyiz demiş ve beyefendi Alevileri ve okumamış etmemiş yeni yetme bir kısım Türkçüyü Atsızdan soğutacak populer tarihi konulara at gözlüğüyle bakmaya başlamış.

“Atsız’ın pek çok makalesini okudum. Yaşadığı dönemin koşulları gereği çok da doğru geliyordu anlatılanlar. Bununla birlikte yavaş yavaş Atsız’ı da sorgulamaya başlamıştım. Atsız Türkçüydü ama neden bu kadar çok seviyordu Osmanlı hanedanını ??!!!”

Soru işaretleri ve ünlemler tümceyi sonlandırırken koyduğu...

Elim ayağıma dolaştı birden ne de büyük sorular uyandırdın beynimde,büyük üstad.

Atsız’ın pek çok makalesini okumuş.Yav aşık olduğun adamın pek çok mu makalesini okudun? Yoksa adam olan hepsini mi okur.Yaşadığı dönemin koşullarını da pek çok makalesini okuduğu gibi yarım yamalak biliyorsa vay geldi halimize.

Atsız Türkçüydü ama neden bu kadar çok seviyormuş Osmanlı hanedanını.

Kusura bakmasın ama bu saçmasapan soruya bir tarafımla gülerim.32 yaşında bir de öğretmen olan adamın sorduğu soruya bakın.

Türkiye ne zaman kuruldu paşam?

Büyük selçuklu hanedanıyla değil mi?

Sonra ne oldu Anadolu Selçuklu,İlhanlılar,osmanlı hanedanı devam ettirdi ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti var.

bu bile başlı başına bir neden değil midir?

Türkiyenin en uzun hüküm süren hanedanı ve Anadoluyu hatalarıyla sevaplarıyla Türk toprağı olarak yaşatan insanlar.Osmanlıyı seviyor da Atsız Fatihten Yavuzdan bahsederken gururla ve övgüyle bahsediyor da Selçukluyu dışlıyor mu? Kılıç Arslandan bahsederken dudak mı büküyor?

Yok ama amaç yeni yetme Türkçüleri ve Alevileri etkilemek ya saptıralım saptıralım duralım.Siyasetin iki yüzlü çıkarları uğruna ölü üzerinden bile prim yapalım!

Gelelim asıl geyiğe Atsız’ı tam kalbinden vuracak

O Osmanlı ki yüz binlerce Türkmen’in katili değil miydi ?

”Devşirmelerce yönetilen bir devleti bu denli sahiplenmek nedendi ?!!

Osmanlıca diye bir dil üretip Türk dilini tanınmaz hale getiren Osmanlılar Türkçülük açısından nasıl sahiplenilebilirdi ki ?!!

Atsız Türkçüydü evet ama neden hemen hemen her şiirine ve makalelerine Sünni Türklerin kültürü egemendi ?!!!

Atsız yoksa farkında olmadan mezhepçilik mi yapıyordu ?

Şah İsmail’e olan düşmanlığı neydi peki ?

Ya Yavuz’a olan hayranlığı ?!!!”

Devşirmelerce yönetilen bir devleti sahiplenmek nedenmiş...

Yok en iyisi kaldırıp atmak değil mi?

Devşirme sisteminin iyice güçlendiği Fatih Sultan Mehmet’e ve onun zamanına da sövelim İstanbul’u alması öyle ayrıntı kalsın.

Osmanlıcadan da vurmaya çalışmış atsız’ı

ben de Türkiye cumhuriyeti devletini sahipleniyorum ,yahudi dönmesini tepeme çıkartan da bu devlet,Türkçe yasası çıkarmayan da bu devlet!

Ha soralım bakalım bu paşa hazretlerine Arı Türkçeciyiz diye Osmanlının,Farsın,Arabın Bütün Pisliklerini temizleme sevdasını en uzun süre koruyan ve bu mücadeleyi veren kimdi?

Atsız Beğ değil miydi?!!! (paşa hazretleri ünlem ve soru işareti kullanımı tarzı ee üstad bu kadar bilgisiyle insanları etkilemeye çalışıyor ya bize de onun yaptıklarını taklit etmek düşer)

Yok hani Osmanlı’yı seviyor ya Arı Türkçeci olamaz Atsız,Osmanlının yanlış yönlerini eleştiremez atsız!O Osmanlıcayı ister Türk dili olarak değil mi? Osmanlıcaya karşı çıkmak için Osmanlıyı sevmemek lazım!

Neyse gelelim diğer muhteşem iddialarına paşamızın

“Atsız Türkçüydü evet ama neden hemen hemen her şiirine ve makalelerine Sünni Türklerin kültürü egemendi ?!!!

Atsız yoksa farkında olmadan mezhepçilik mi yapıyordu ?”
Offfff ne büyük bir tezat ne büyük bir çelişki elim ayağıma dolaştı Atsız’ın bu çelişkisini üstadımız 32 yaşında ama Bozkurtlar romanından sadece savaş sahnelerini aklında tutabilen biri olarak gözlerimizin önüne serince.

Öncelikle soralım üstadımıza senin yazılarında yarım yamalak bir Alevi Türk Kültürü egemen sen mehzepçilik yapmıyor musun?

Alevilik mehzep değildir geyiklerine girme aman haa.Türk’ün yaşadığı başka bir mehzebi dışlıyorsan mehzepçilik yapıyorsundur!

Sonra gelelim.

Osmanlıyı sevmek Sünni Türk kültürü öğesi midir?

Yolların sonu gibi Muhteşem bir şiiri yazmak Sünni Türklük müdür?

Davetiyede Kılıç Arslanı,Attilayı ve Şükrü paşayı anmak Sünni Türklük müdür?

Geri Gelen mektuptaki o büyük aşk Sünni türklük müdür?

E öyleyse Alevi kültürüne pek bir şey kalmamış anlaşılan.Bundan mı rahatsız oldu yoksa Alevi olmayan Alevi üstadımız.

Mesele Aleviyle Sünni arasındaki ayrımı açıp Türklüğü bölmek olunca böyle yazmak doğal elbette.

Ama Atsız değil midir Şii Sünni Ayrımını Arapın kan davasını gütmek olarak gören Türklük içerisinde!

“Şah İsmail’e olan düşmanlığı neydi peki ?

Ya Yavuz’a olan hayranlığı ?!!!””

Aha yine karşılaştık o muhteşem Soru işareti ünlem birlikteliğine yav ne büyük sorular uyandırdın aklımda Sinoplu hemşehrim benim.

Şah İsmail’e düşmanlıkmış.Nereden çıkardı acaba bunu.

Siyaset yapayım insanları Türkçülükten soğutayım mantığı olunca insanda bunu da uydurur elbette. Tarihe bakınca Anadoluyu ve çevresini Türk toprağı olarak Tutmakta Osmanlının gücünün yettiğini gördüğünüz zaman Şah İsmail Düşmanı olursunuz hemen değil mi?.Nasıl çocukça bir bakış açısıdır bu “anne var ya 400 yıl öncesindeki Türk büyüğüne düşman Atsızzzzzzzzzz” Tarih böyle mi yorumlanır! Yoksa oturulur ders mi çıkartılır!Doğruya doğru eğriye eğri mi denir!

Yavuz’a olan hayranlığı...

Ne büyük günah ne büyük günah.

Yavuz’un yapmak zorunda olduğu Şii Türkmen idamlarında bütün suçlu Yavuz muydu?

Şah İsmail O Şii Türkmenleri Ülke içinde ayaklandırmıyor muydu?

500 yıldan beri Osmanlı Hanedanı olan Anadoluyu Yavuz gücü ve kerameti kendinden meçhul Şah İsmaile bıraksaydı ayaklanan Türkmenlere dokunmasaydı en basit çözüm buydu değil mi?veya da sandık başına giderdi referandum yapardı Şahı mı Padişahı mı istiyorsunuz diye.

Evet Katliam hoş bir şey değil.Atsız için kabul edilebilir sizin için olmayabilir.Ama düşünmeden etmeden böyle saçma sapan konuşmak Muhteşem Türkçü üstadlara hiç yakışmıyor.Yorumlayıp gelecekte hataya düşmemek için Şah ne hata yaptı Yavuz ne hata yaptı diye düşünmek varken Ne gereği var böyle luzumsuz tartışmalara.

Gelelim Atsız’ın yavuz’a asıl hayranlığına.

Biraz biyolojiden bahsedelim büyük ihtimal üstadımız fen bilimleri denen olguya yabancı olduğundan dediklerimizi tam kavrayamayacak zaten yazılarındaki analitik düşünce eksikliği de bunu belli etmekte ama olsun biz sizler için bahsedelim.

doğada bir canlı Türü nufusu arttıkça ve güçlendikçe çevrenin onun güçlenmesine karşı mukavemeti artar ve ister istemez O güçlenen ve nufusu artan canlı türü zayıflar sonra yeniden güçlenir böyle döngü devam eder veya da o Tür tamamen yok olur e haliyle yeniden güçlenemez.

Yavuz Osmanlıyı en güçlü anlarına taşımış,taşımasıyla da Çevrenin yani Düşmanların mukavemeti o oranda artmıştır.Yavuz buna rağmen devletini uzun süre güçlü tutmayı başarabilmiştir.Burada mukavemet derken her türlü sadece askeri mukavemetten bahsetmiyoruz,Yavuz Osmanlının yüzyıllardır ileri gelen sistemi yüzünden tek adamdır neredeyse çevresindeki herkes çıkarcıdır çünkü devşirmedir her türlü mukavemetten bahsediyoruz.

İşte Yavuz Bu başarısıyla doğa kanunlarına bile uzun süre direnebilmiştir.

Yavuz bu yüzden Atsız’ın hayranlığını kazanmıştır.Muhteşem bir komutan,muhteşem bir devlet adamı,iyi bir şair.Doğaya özellikle de çöllere meydan okuyabilen iyi bir intikalci!

Ha ama Osmanlıyı baştan aşağıya düşman ve Kötü bir devlet olarak niteleyince Tarihine bok atmayı marifet sanan zihniyet tarafından elbette bunların bir önemi yok değil mi büyük üstad?Ben boşa konuşuyorum.

3 mayıs hakkında da çok eğlenceli şeyler yazmış üstad.Yav şu makalelere gülen suratlar koyabilsem msnde yazışıyor misali “euhduehudheu” yapabilsem ne güzel olur.
İsmet Paşa Turancıymış yav.

Büyük Turancı İsmet Paşa.Cengiz Han İsmet

Sabahattin Ali’yle Hasan Ali yücel de Çağatay’la Ögeday herhalde.

Yav üstad karıştırmayasın? Hasan Ali Türk eserleri basmak yerine Bastığı Yunan eserlerinden Enosisi,Bastığı Sovyet eserlerinden de komunist leninist bir Enosisi hayal etmesin?

Sabahattin Ali’de O arada Atatürk’e karşıtı sözde hicviyelerinden yazar böylece Türklerde Milli devleti unuttururdu.

Bir deli kuyuya taş attı kırk akıllı çıkaramadı misali muhteşem Türkçü üstadın Atsız hakkında yazdığı temelsiz ve art niyetli yazıya savunma yazısı Tam 6 sayfa tuttu.

Napalım bu da art niyetlilere karşı Atsız’a olan boynumuzun borcu.

Ha durun Durun Türk Irkı üstün değil üstada göre,mazlummuş.Hangi Tarih yazmıştır ki mazlumların egemenliği tamamen ellerine alıp üstün olduğunu!

Hatırlatma:üstünlerin de hataları olur büyük üstad bunu da aklından çıkarma.Hatamız olduğunu Atsız karşıtı bir söylem olarak dile getirmen bile Atsız’ı bilmediğini ve art niyetli olarak bu yazıyı yazdığını gösteriyor!

Son sözlerim ise Atsız’ın muhteşem üstad’a göre sünni kültürüyle yazıp mehzepçilik yaptığı şiirlerinin birinden alıntı.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı'na.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Degişilir topu da bir sokak kaltağına.”

Tanrı Türk’ü korusun!


Tardu 3 Mayıs Türkçülük günü gecesi 2008

64 yıl sonra 3 mayıs

Advertisement
64 yıl sonra 3 mayıs Ağhesabı

64 yıl sonra 3 mayıs

Altı üstü 64 yıl geçti Türklüğe karşı Yapılan Sözde Milli şef ismet’in saldırısına Yürekleri Türklüğe bağlı,bencilliği arkalarında bırakmış Türk gençlerinin kendiliğinden vucud bulan o unutulmaz nümayişinin ardından.Hiç kimsenin gücünü,dayılığını arkalarında hissetmeden Türklüğe karşı saldırıya tepki vermişlerdi şimdinin yaşlı koca kurt Türkçüleri o zamanın yılmaz Gençleri.

Tek parti diktası altında ezilmeleri miydi onları Türklüğe karşı bu saldırıya doğal olarak tepki vermeye zorlayan veya da Kurtuluş savaşının ve azınlıkların ihanetlerinin üzerinden daha birkaç yıl geçmiş olması mıydı.

Peki neden şuanın gençleri,biz yani onlara göre sözde kalan Türkçüler böyle bir tepki veremiyoruz?

Üzerinden çok mu geçti ki Kurtuluş savaşımızın ve azınlıkların ihanetlerinin.

Geçmiş Türkçü büyüklerimiz Türk Irkçılığını boyunlarında,yüreklerinde bir madalya gibi taşırken şuanın Sözde milliyetçilerinin,Ülkücülerin,kimi kısım Türkçülerin kara veba gibi Türk Irkçılığından kaçması neden?

Savaşın üzerinden çok geçti diyor ve bazı şeyler küllendi diyorsanız Rumun köpekliği Kıbrıs’ı Kürt ün beyinsizliği PKKyı Arap ın ve Kürtün Irak ın kuzeyinde Türkmen katliamlarını,hocalı katliamını,Sarı ırkın aşağılık temsilcisi Çinin inlettiği doğu Türkistanı ne çabuk unuttunuz?Ülkemizin Türk ün devletinin durumu o günden çok daha mı iyi?Bunların farkında değil misiniz?

Unutmadınız da Neden farkındasınız da o devrin Genç Türkçüleri gibi tepki vermez oldunuz?

Türkçülüğe kara veba gibi bakarak,Türk soyculuğunu savunacak yer olduğu zaman susarak veya kendinize göre muhteşem bir osmanlı portresi çizip her türlü etnik topluluğa islami bir hoşgörüyle bakmanız ne de mantıklı değil mi?

Şimdi hepimiz Türkçülükten korkmuyoruz hatta savunuyoruz diye çıkışanlar olabilir aranızdan.

Sizler de neyi savunduğunuzu biliyor musunuz peki?

Atsızcıyız diye dolaşıyorsunuz ortada ama oturup konuşmaya gelince Ata’mızın dedikleri şeyleri ne kadar anladığınız veya da Yazdıklarını ne kadar okuduğunuz okusanız bile nasıl bir çözümleme yaptığınızı çok iyi görüyoruz malesef.

Atsız Ata her daim bencillikten uzak olmasını isterdi Türkçülerin.İçinde bir damla dahi olsun bencillik duygusu taşıyanları da Türkçü olarak nitelemezdi.

Peki ya sizler?

Bireysel soyculuğunuzun,Türkçülüğünüzün önce duygu olarak sonra da düşünce olarak neye dayandığını ve nasıl sizde açığa çıktığının yorumunu yaptınız mı?


Neyse siz en azından Türk Irkının Dünyadaki diğer ırklara üstünlüğüne öyle ya da böyle iman etmiş kişilersiniz.Teorik ve duygusal anlamda olgunlaşır ve Irkçılığınızın ve Türkçülüğünüzün kökenlerini anlayarak bencillikten yüzde yüz ırak bir hale getirirsiniz eminim.

Peki ya Atsız’ın mezarı başında her yıl dualar eden ve onu bir daha düşünmeyen Irkçılık karşıtı sözde Türkçülere Yani doğru hedef olarak kimi ülkücülere ne demeli?


Türkçülüğün işlerine gelmeyen tarafını çıkartarak oyun hamuru gibi oynamaları,Kafalarının hala Osmanlı sisteminde olması ve saçmalamaları,Tarikat,cemaat bilmem ne gibi Türk e artık yakışmayan ve Türk e ayak bağı olan oluşumlara en azından hoşgörüyle bakmaları ve bunu islamla ilişkilendirmeleri.

İslam demişken bir kısım sözde Atsızcıların da Atsız’ı bilmeden anlamadan saçma sapan islam eleştirilerini de unutmamak lazım.

Biraz da başka türlü bir eleştiri yapalım Tüm Türkçülere ve milliyetçilere.

Türkçülük aydınlanmacı bir düşüncedir,aydınlanmacı bir düşünce olmalıdır.

Genel anlamda Milliyetçi guruh,sadece Türkçüsü,Türkçü Ülkücüsü,İslamcı Ülkücüsü ama dediklerine göre kendilerini Türk Milletine adayanlar.

Kaçınız Türk’ün aydınlanmada neye ihtiyacı olduğunu etüd ettiniz?

Medeniyetin ve kültürümüzün eserlerinin yoğrulmasında nasıl bir yol uygulanması gerektiğinin farkındasınız?Sanat,eğitim,bilim ilişkisinde neredesiniz?

Ben size söyleyeyim mi.
Hemen hemen hiçbir yerdesiniz.

Burada yazdığımız ve yazamadığımız bütün olumsuz durumlarımızın nedeni ise bellidir.
Kimi insanda türkçülük,Milliyetçilik,ırkçılık Bir tepki olarak ortaya çıkar.Bir tepki olarak gelişir ve bir tepki olarak kalır.Tepki ise bireyde ne teorik anlamda ne de etki anlamında bir gelişim gösteremez ve bu ve bunlar gibi içinden çıkılmaz olumsuzluklara neden olur.

Kimisinde ise tepki değil,aile eğitimi sayesinde veya da doğuştan kazanılmış düşüncedir.bu düşüncede ya zamanla bilinçli bir teori ve etkiye dönüşür ya da Tepkiselliğe doğru devşirilir ve üretkenlikten çıkar.

Herkeste Türkçülüğün aynı şekilde ortaya çıkmasını beklemiyoruz ama Türkçülüğün üretkenlikten uzak bir tepki olarak kalmasını da istemiyoruz.
İşi sadece tepkisel bir duygu olarak yaşayanlara da Türkçü denemez.

Türkçü ülkesi,vatanı güllük gülistanlık da olsa Her Türk ekonomik ve ahlaki açından en üst düzeyde de olsa Ülkesini vatanını Irkını daha ileriye götürmek isteyen.Onun soyunun korunması için en az tehlikedeki kadar tasalanan kısacası Türk için hiçbir zaman yetinmeyen kişidir.

Türkçüyüm diyen herkes sorsun kendine kimse bize sorun çıkarmasa.Amerika Avrupa ülkeleri ve komşularımız bizlere düşman olmasa içlerinde onlara karşı bu kini,Taaruz duygusunu yüksek tutup onları bertaraf etmek isteyecekler miydi?

Yani Türklüğü savunma sistemleri yine etkin bir şekilde olacak mıydı?Yoksa şuan ki tehlikenin farkına varmamış Türk soylu vatandaşlar gibi Türklük aşkına sahip olmadan yaşayacaklar mıydı?

Bugünkü uyanmamış Türk soylular ne kadar hatalıysa imgelendirdiğimiz o kusursuz dünyada da Türkçülük yapmayacak olan ama şimdinin Türkçüyüm diye dolaşanları da o kadar hatalıdır ki bu da şimdiki Türkçülüklerinin sadece Tepkisel bir zeminde gerçekleştiğini bize gösterir.

Bizler Bilinçi bir teori ve etki Türkçülüğünde gelişmek istiyoruz artık.

Keşke Türkçülük gününü anlatmak için yazacağım bu yazıyı bu kadar sert yazmak zorunda kalmasaydım ama durum malesef ki böyle.

Türkçülük gününü ne anacak,ne kutlayacak durumdayız beyler.

Türk ün Tanrı’sı önünde,Atsız Ata’nın mezarı başında herkes bir iç muhasebeye tutsun kendini.

Mezarına gidemeyenler de sadece Tanrı önünde muhasebeye tutsun kendilerini.

Bu yazıyı Tanrı Türk’ü korusuna uygun ve coşkulu düşmana karşı tehditkar bir sonlamak isterdim ama malesef olmuyor.
Ama eminim ki bütün bu olumsuzluklara rağmen

TANRI TÜRK KORUSUN!

2.5.08

Tardu

3 Mayıs,Milli İrade,Gayri Milli hükümetler!

Başbuğ Mustafa Kemal,uygulamaya çalıştığı ve kısa zaman zarfına rağmen başarıyla uyguladığı Türk Irkının Egemenliğe sahip oluşu ve Türklük lehine bir şuurlu demokrasi.

Başbuğ’un iradesi dışında Halk partisinin polislerinin,memurlarının,hakimlerinin Türk Irkına 30ların ortalarından itibaren baskısı,Başbuğ’un eserlerini yıkma politikaları ve nihayetinde Başbuğ’un Türk Uçmağına varışı ismet’in azıtışı Kızıl ordunun yüklesişi ve 3 mayıs 1944!

Türk devletinde Başbuğ zamanı harici hükümetler hiçbir zaman Milli olamadı.Türk devletinin araçlarını,kuvvetlerini Türk Irkının bekaası ve özgürlüğü için değil İlk başlarda Kızıllar tarafından senaryosu yazılan sonraları ABDnin de senaryoya ortak olduğu bir proje kapsamında kullanıldı.

Büyük Üstadımız Ata’mız Nihal Atsız’ın hayatı boyunca çektikleri sadece 44lerde çektikleri Sağır İsmet’in diktatoryası hükümeti zamanında çektikleri değildi.Atamız,Sağdan sola kim gelirse gelsin Türk Milliyetçisi,Türk Irkçısı ve demokrasinin Türkler için kullanılması gerektiğini söylediği için her daim baskı gördü.

O günden bugüne,demireller,1980deki ABD güdümlü darbe,ecevitler,Tansular,Mesutlar erbakanlar hep bu senaryonun piyonuydu.Türk devletinde Hükümet denilen baskı unsuru araç her daim Türklük,toplumculuk dendiği zaman ya onu polisiyle susturdu ya da mahkemeleriyle kimi zaman ise malesef ki 80 ve 44 olduğu gibi Askerleriyle.

Günümüze geldiğimizde ise Bu hükümet diktatoryası daha da bir baskıcı hale gelmeye başladı.

Atsız Ata’mız Faşizmin En büyük eksiğinin ve yanlışının Tenkit e izin vermemesi olduğunu söylemişti.

Biliyordu ki hangi görüşten olursa olsun ülkenin kurucu değerlerine sahip çıkıldığı ve Masumca Türk devletinin bekaası düşünüldüğü sürece şuurlu bir demokrasi kapsamında Tenkit geliştirici bir unsurdu ve Faşizmin bu yüzden ne devletini ne de Milletini geliştirmeye gücü vardı.


Şuan ki AKP hükümeti işte bu baskıcı düşünceyle Türklüğün,Türk Milliyetçiliğinin üzerine daha da sert gelmektedir.Devletle Milleti çatıştırmak temel amacıyla Devlet kurumlarını Milletin üzerine salmakta,sağcısından solcusuna Türk Milleti içerisinde çatışma ortamı yaratmak istemekte ve böylece ABD güdümlü senaryolarını Ülke içerisinde rahatça uygulamak istemektedir.

Türbanından,laikliğine oradan Cemaatin kirli oyunlarına.

Türkçüler olarak bizim amacımız ise Milli olmayan hükümetlerin her daim başa geldiği ülkemizde gayri resmi bir hükümet olarak yani egemenliğin asıl sahibi Türkler ve Onların en bilinçlileri ve sorumluluk sahipleri Türkçüler olarak Türkler arası barışı ve esenliği Türk ırkı lehine Kurmaya çalışmak,temel görüşlerimizden sapmadan propagandamızı davamızı Türk soylulara, Türk rejimini ve Atatürk ü tam bilmeseler bile seven ve sayanlara mantıklı bir şekilde anlatmaktır.Böylece Gayri Milli hükümetlerin Türkleri birbirine kırdırma sevdasını

Boşa çıkartarak Türk Irkının birleşmiş gücüyle Bu düzene dur demek ve Artık ülkemize Gayri Milli baskıcı,uşak hükümetlerin gelmesini engelleyecek bir Demokratik Milli darbeyi yapmayı sağlamaktır.

3 Mayıs’ın Bize emaneti budur!

Türk Soyu içi esenlikle,Türkçü bir düşünceye insanları yönlendirerek Milli Egemenliği Yeniden Tıpkı Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı Türk’ün eline vermektir.

Türkçülerin bu amacı sağlamak için gücünün olduğunu herkes bilmektedir.Türk devleti Türkler için vardı ve Türkçüler sayesinde yakın zamanda da yeniden Türkler için var olacaktır.Bundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi dahi olmasın Çünkü

Tanrı Türk korusun!

2.5.2008

Tardu


http://turkcutoplumcu.org/index.php?option=com_content&task=view&id=512&Itemid=32